Nehir
Vezir
Hükümdarım, padişahım
Bir elçi gelmiş dağlar ülkesinden
Yorgundur diye döşek gösterdik, uyumadı
Açtır diye yemek sunduk, dokunmadı
Yalnız bir bardak soğuk su içti
Belli ki işi acele diyecekleri önemli
Hükümdar
Nedir acaba uzak ülkeden haber
Neden verilmiş ona bu yorucu görev
Buyursun huzurumuza anlatsın
Atsın üzerinden bu ağır yükü rahatlasın
Elçi
Selam ey çöller ülkesinin hükümdarı
Selam getirdim size dağlar ülkesinin hükümdarından
Selam getirdim yakın eden uzakları
Hükümdar
Selam hükümdarınıza ve bize
Halkınıza ve halkımıza olsun
Nedir söyleyeceklerin
O kadar yolun eziyetini niye çektin
Elçi
Bilirsiniz, bir nehir akar bizden size doğru
İnsana ve toprağa can katar soğuk suyu
Şimdiye kadar bereketliydi mevsimler
Yağmur yağar karlar erirdi
Toprakta eksik olmazdı nimetler
Yalnız bu yaz kurak geçti biraz
Rüzgâr esmez yağmur yağmaz oldu
Toprak kurudu ürün vermez oldu
Nehirde su da azaldı
Aç kaldı halkımız ekmek bulamaz oldu
Hükümdar
Ben de bilirim bu yazın kurağını
Biz de gördük aynı felaketi
Biz de arar olduk bol nimeti
Elçi
Hükümdarım padişahım buyurdu
Eğer nehrin suyundan içmek istiyorsa çöl yurdu
Bundan böyle nehrin suyuna bir diyet biçtik
Diyetini vermeyene suyun önüne set çektik
Çöl hükümdarı ve halkı bu diyeti çok görmezse
Kurak mevsimde susuz kalmak istemezse
Ya kıymetini bilsin diyetini versin
Ya çölde su bulmak için uğraşıp didinsin
Yoksa içemez bir yudum su yurdumun dağlarından
Çıkarsın suyunu çölün sıcak toprağından
Hükümdar
Vezirim
Bu nasıl bir elçi bu nasıl bir haber
Tez başını vur bu elçinin
Dağlara cevap kellesini gönder
Kim bilmez nehrin kıymetini çölde
Yerde yakıcı kum güneş gökte
Lakin halkımız fakirdir
Geçimi birkaç deve birkaç keçidir
Dağlarda yeşil ne kadar bol olsa da
Tek renk sarıdır burada
Nöbetçiler yakalayın
Sarı kumu kızıl kanla boyayın
Vezir
Bırakın hükümdarım gitsin
Hem o hem padişahı sizi merhametli bilsin
Bırakın elçi yol alsın dağlara doğru
Bırakın nehir bilir akacağı yolu
Ne de olsa elçiye zeval olmaz
Bir bardak suyumuzu içenin canına kıyılmaz
Bırakın dağlara doğru at sürsün
Hükümdarına bizden haber versin
Burada ölürse bir düşman kanı akar toprağımıza
Oraya giderse bir dost sözü yayılır uzağımıza
Size bir sözüm var hele bir dinleyin
Eğer bir kelle kopacaksa
Eğer bulunmazsa susuzluğa çare
O zaman cellâtlara beni verin
Demem odur ki evlenme çağı gelmiştir kızınız Nur sultanın
Neden akrabası olmayasınız dağlar hükümdarının
Bir şehzade vardır dağlar diyarında
Size damat olma ayarında
Hem akıllı hem güçlü hem cesur
Affedin varsa sözümde kusur
Hükümdar
Aferin vezirim iyi söyledin
Bahsettiğin şehzadeyi ben de bildim
Haklısın iyi bir eş olur kızımıza
Güven verir dostumuza
Korku salar düşmanımıza
Ey elçi var git hükümdarına bildir
Eğer talipse kızımıza gelsin istesin
Nehre vurulmuş diyeti sildir
Aşkları onları besler nehir de iki halkı
Nehir mi onları birleştirdi
Onlar mı nehre can kattı
Vezir
İşte böyle padişahım
Haberi olmaz insanın kaderinden
Niye diye sorulmaz insana verilenden
Nur sultan siz hükümdar o elçi ben vezir
Bir nehir için ölümü göze aldık
Canımızdan vazgeçtik
Belki de hepimiz birer nehiriz, kim bilir
30 Ekim 2000
◾ Bir Şehrin İsmi
◂ Mezar
▸ Pusu